Haber

Alman siyasetçiler: ‘Normal şartlarda Erdoğan bu seçimlerde oyların yüzde 10’unu bile alamıyor’

Almanya Federal Meclisi’nde temsil edilen beş partinin milletvekilleri, başkent Berlin’de bir grup gazeteci ile bir araya geldi. 14 Mayıs seçimlerini Türkiye demokrasisi için bir “kader anı” olarak değerlendiren milletvekilleri, seçmenin “demokrasiye dönüş”ten yana tercih yapmasını umduklarını söylediler.

DW Türkçe’den Değer Akal’ın haberine göre siyasetçiler, Türkiye’de seçimleri “demokrasi” kazanırsa Almanya ve AB’nin Türkiye ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açabileceğine dikkat çekti ve bu süreçte Alman hükümeti yeniden yapılanmaya destek verdi. -Türkiye’de demokrasinin ve ekonomik refahın doğuşu. adımlar atabileceğini de vurguladı.

‘GÜÇ DEĞİŞİMİ BÜYÜK ÖNEMLİ’

Alman hükümetinin ortaklarından Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) milletvekili Macit Karaahmetoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisinin artık Türkiye’yi ileriye taşıyamayacağının farkında olduğunu savundu.

Türk seçmeninin oyunu demokrasiden ve değişimden yana kullanmasını umduklarını vurgulayan Karaahmetoğlu, “Erdoğan’ın artık Türkiye’ye gram faydası yok. Türkiye çok önemli ve biz Türkiye’yi çok seviyoruz.” Firmaya destek olmak adına bu değişikliğin gerçekleşmesini bekliyoruz” dedi.

SPD’li milletvekili, “Alman parlamentosunda Türkiye’yi çok seven ve değer veren onlarca Türk arkadaş var, bakın ben Rizeliyim, benim gibi Türk asıllı milletvekilleri de var. Gerisini biz hallederiz. Türkiye’nin yatırım yapmasını ve Avrupa’nın en iyi partner ülkesi olarak görülmesini sağlayacağız. Ancak değişim olmadan hiçbir şey mümkün değil” dedi.

Karaahmetoğlu, Alman hükümetinin Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesi ancak görevi hakkıyla teslim etmemesi durumunda atılacak adımlara hazır olup olmadığı sorusuna da yanıt verdi.

SPD’li milletvekili, prensipte Rusya’ya uygulanan yaptırımlarda olduğu gibi atılabilecek adımlar ve takip edilebilecek süreçler olsa da bu noktaya gelinmeyeceğini umduğunu söyledi.

“SCHOLZ BİR ZİYARETLE YENİ GÜCÜ DESTEKLEYEBİLİR”

Peki, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kazanması ve Türkiye’nin demokrasi yörüngesine dönmesi durumunda Almanya nasıl bir adım atacak?

Türkiye’de demokrasiye dönüş yönünde adımlar atılırsa Türk vatandaşlarına vize serbestisi ve Gümrük Birliği’nin modernizasyonu gibi alanlardaki adımları destekleyeceklerini belirten Karaahmetoğlu, “Almanya Başbakanı Scholz da ziyaret edebilir. Türkiye ilk yüz gün içinde yeni hükümete desteğini gösterecek.” konuştu.

Alman hükümetinin seçimi kazanması halinde Erdoğan’la birlikte çalışmak zorunda kalacağını belirten SPD’li milletvekili, “Kötü, korkunç, hatta ülkeyi yerle bir eden yönetimlerle çalışmak zorundayız. Devletlerarası bağlar her zaman devam eder. Ve Türkiye yalnız değil.” Erdoğan. Ama Türkiye bu sefer onun için çok zaman alıyor” dedi.

‘MAFYAVAR İNŞAATI’

Karaahmetoğlu, Sedat Peker ve Muhammet Yakut’un ardından Erdoğan’ın yakın çevrelerinden Ali Yeşildağ da AK Parti iktidarıyla ilgili yolsuzluk ve gasp tartışmalarını değerlendirdi. Macit Karaahmetoğlu, Erdoğan’ı “dünyanın en büyük çetesini kurmak” ve “çete lideri olmak” ile suçlayan Yeşildağ’ın açıklamalarının aslında bilinen gerçekleri ortaya koyduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Türkiye’de iki devlet var. Biri bizim bildiğimiz vergi toplayan devlet, diğeri de kendisi için para toplayan AKP. Mafya benzeri bir paralel yapı var. Bu sayede Erdoğan kontrolü eline almakla kalmadı. Devletin değil, basının da… Normal şartlarda Erdoğan bu seçimlerde zaten yüzde 10 oy alamasa da… Ama tıpkı Kuzey Kore’de olduğu gibi devletin bütün basını kontrolünde. Oradaki insanlara soruyorsun, ‘Bizim liderimiz dünya lideridir, bizim ülkemiz en iyi ülkedir’ derler. Türkiye’de böyle bir durum var maalesef…”

‘YOLSUZLUK İDDİALARI KARŞISINDA ŞOK OLUYORUZ’

Ana muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin Milletvekili Serap Güler, AK Parti hükümetine yönelik yolsuzluk iddialarının Almanya’da şok dalgası yarattığına dikkat çekerek, “Alman siyasetçiler olarak artık bunu pek anlamıyoruz, yenildik. Bu nedenle 14 Mayıs’ta demokrasinin kazanacağını umuyoruz.” söz konusu.

Seçimleri kim kazanırsa kazansın ufukta Türkiye’yi çok zor bir dönemin beklediğini savunan Güler, Erdoğan kazanırsa büyük bir hoşnutsuz gençlikle karşılaşacağını söyledi. Ya gençlik eylemleri olacağını ya da gençlerin ülkelerini terk etme eğiliminde olacağını düşündüğünü belirten Güler, “Ama Erdoğan kaybetse de huzursuzluk olur. Çünkü İstanbul’da gördüğümüz gibi kabul etmek istemeyecektir. sonuç kolay… Dolayısıyla Türkiye’yi zaten zor günler bekliyor. Bize düşen, Türkiye’nin bu zor günleri atlatması için sağduyu ve güç dilemek, demokrasiye destek olmaktır.”

Türkiye’de muhalefete yönelik şiddet olaylarının Almanya tarafından yakından takip edildiğinin altını çizen Güler, şiddet olaylarının seçimlere gölge düşürmemesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. CDU’lu Serap Güler, Erzurum’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, onu koruyan polisleri ve peşine düşmeyenleri panik ve üzüntüyle karşıladıklarını, polisin taşlı linç girişimini engellemediğini söyledi. , onu takip etmeyen insanlara yönelikti.

Bunu söylediğim için çok üzgünüm ama biliyorsunuz son yıllarda Türkiye için ‘polis devleti’ tanımı yapılıyor ve Erzurum’da yaşananlar ve polisin tavrı bu tanımın o kadar da yanlış olmadığını gösteriyor. … Yaşananların bir defalık bir olay olduğunu, şiddetin artarak devam etmemesini diliyoruz.”

‘DEMOKRATİK MUHALEFETE YÖNELİK ORGANİZE ŞİDDET’

Hükümet ortaklarından Yeşiller Partisi Milletvekili ve Almanya-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Max Lucks da Erzurum’da yaşananları sert sözlerle eleştirdi.

Lucks, taşlı saldırıyı ve polisin saldırıyı engelleyememesini “demokratik muhalefete karşı organize şiddet” olarak gördüğünü söyledi.

İmamoğlu ve Türkiye’deki tüm demokratik muhalefetle dayanışma içinde olduklarının altını çizen Lucks, “Devletin güvenlik kurumları gereğini yapmazken sivil toplumun şiddete karşı gösterdiği direniş ve güçlü dayanışma demokrasinin gücünü de gösteriyor. Bu hafta galip gelme ihtimali yüksek.”

Erdoğan ve hükümetine yönelik yolsuzluk iddialarını da yakından takip ettiklerini söyleyen Lucks, “Maalesef bu beni şaşırtmadı. Erdoğan hükümetinin çeşitli alanlarda büyük yolsuzluklara bulaştığını uzun zamandır biliyoruz.”

‘ALMANYA İÇİN ÇOK ZOR BİR SÜREÇ’

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) Türkiye’deki seçimleri gözlemleyecek olan heyetinde yer alan ve seçimleri Diyarbakır’da izleyeceğini söyleyen Şanslı, “en kötü senaryoların” Türkiye’ye gölge düşüreceğini kaydetti. demokratik seçimler, eğer seçim sonuçları Erdoğan tarafından kabul edilmezse, Türkiye için pek çok farklı alanda sonuçlar doğurabilir. .

Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamadığı için Avrupa Konseyi tarafından denetim sürecine dahil edildiğini hatırlatan Lucks, bu sürecin Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihraç edilmesine yol açabileceğini söyledi.

“Bu bizim için çok sancılı bir süreç çünkü Türkiye Almanya’dan çok daha uzun süredir yönetim kurulu üyesi. Almanya’nın insan haklarını koruyan ülkeler arasında yer almasının ve Avrupa Konseyi üyeliğinin temelini de Türkiye oluşturuyor. Dolayısıyla bu süreç bizim açımızdan son derece sancılı ve üzücü.Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın AİHM kararlarına göre serbest bırakılmaması Türkiye ile ilgili buzdağının sadece görünen kısmı.Bu ihlal sürecinde şu an için bir hareket yok. Ancak Demirtaş ve Kavala’nın, “Önümüzdeki aylarda çok sayıda siyasetçi tutuklu kalmaya devam ederse, Avrupa Konseyi’nin artık buna seyirci kalabileceğini sanmıyorum. Bu, Türkiye’nin Konsey’den ihraç edilmesine yol açabilir ki bu çok üzücü bir sonuç olur.”

‘TÜM SÜREÇ BÜYÜK DİKKATLE İZLENECEK’

Scholz hükümetinin bir diğer ortağı olan liberal Hür Demokrat Parti (FDP) üyesi Jens Teutrine, 14 Mayıs’ta halkın sandıkta yapacağı oylamanın ardından yaşanacak tüm sürecin “büyük bir dikkatle” ilerlediğini söyledi. Hem Almanya’da hem de Türkiye’de seçimleri gözlemleyecek milletvekilleri tarafından. Takip edeceğini vurguladı.

Teutrine, “Demokratik seçimlerin sonuçları kabul edilir ve muhalefet seçimleri kazanırsa, iktidar gerektiği gibi devredilmeli” dedi. bil” dedi.

Hür Demokratlar olarak Türkiye’yi Almanya’nın ortağı olarak gördüklerini ancak ülkeyi yöneten gücün yönetiminden endişe duyduklarını anlatan liberal siyasetçi, bu nedenle bir liderlik değişikliğinin değerli olacağını, bunun Türkiye’nin sadece Almanya ile değil ilişkilerini güçlendireceğini kaydetti. ama aynı zamanda AB ile. Teutrine, Türkiye halkının daha fazla demokrasiyi, daha fazla hukukun üstünlüğünü ve daha fazla ekonomik refahı tercih etmesini umduklarını ancak aksi takdirde Almanya’nın Türk halkıyla bağlarını sürdüreceğini söyledi. En kötü senaryoda bu bağın daha da güçlendirilmesi gerekecek” dedi.

‘BİZ HİÇ BU KADAR UMUT OLMADIK’

Muhalefetteki Sol Parti Milletvekili Ateş Gürpınar, Türkiye’de ilk kez Erdoğan’ın görev süresinin sona ermesinden çok umutlu olduklarını söyledi.

Muhalefet üzerindeki siyasi baskının seçim sürecinde tutuklamalar ve saldırılarla ivme kazandığını, Erdoğan yönetiminin olası hile ve manipülasyon girişimlerinden endişe duyduğunu belirten Gürpınar, “Ancak sandık başına gidilerek, oy verilerek gerekli değişim sağlanabilir. Türkiye’de.”

SCHOLZ HÜKÜMETİNDEN NOT

Bu arada Alman hükümetinin dün düzenlediği olağan basın toplantısında, Hükümet Sözcüsü Steffen Heberstreit’in Türkiye seçimleriyle ilgili kendisine yöneltilen sorulara verdiği yanıt dikkat çekti.

“Başbakan Scholz’un Türkiye’de pazar günü yapılacak seçimlerle ilgili beklentisi, telaşı, umudu nedir?” sorusuna Heberstreit, “Öncelikle bu değerli bir seçim. Diğer ülkelerle birlikte biz de bu seçimlerin demokratik ve yasal bir şekilde gerçekleştiğini teyit etmek için AGİT seçim gözlemcilerinin ortasındayız. Bahsettim, bu seçimler Türkiye için değerli. Türkiye’nin önemli bir demokratik ortak olma yolundaki yolunun seçimlerle pekişeceğini umuyoruz” dedi.

Heberstreit’in sözlerine başka bir gazeteci, “Demokrasi vurgunuz nedeniyle, Başbakan Scholz’un Türkiye’de bir iktidar değişikliği görmek istediğini mi anlamalıyım?” soruyu sordu Heberstreit, “Bu senin fikrin. Bu noktada söylememe izin verilen şeyi söyledim.” Bunun üzerine gazeteci tekrar söz alarak, “Eğer bu doğru değilse itiraz edebilirsiniz. Çünkü Sayın Erdoğan demokratik bir Türkiye’yi temsil etmiyor” dedi. Basın toplantısını yöneten gazeteci, “Bu bir soru değildi, yani cevabı olmadığı açık” diyerek diyaloğu sonlandırdı. (KAYNAK)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu